1- Ses eğitiminde yetenek şart mıdır?

Ses eğitiminde kulak ve ritim olması şarttır. Müzik dünyasında bu iki şart uygulanmadığı sürece kişi bu alanda yeteneksiz sayılır. Ancak ses yapımında bu iki sorun da algılama ve uygulama provalarıyla giderilebilir.

2- Konservatuarlarda ses eğitiminde hangi metot kullanılır?

Dünyada ses için faydalı kitaplar bulunsa da sistematik bir ses metodu mevcut değildir. Dünyada Klasik ve Opera sanatının dışında sistematik bir eğitim veren alan yoktur. Burada da eğitim, tecrübelerin hocalar vasıtasıyla her hangi bir metot olmaksızın öğrencilere aktarılmasıyla gerçekleştirilir. Ve hala Avrupa’da bu şekilde sürdürülmektedir.

3- Kafa sesi nedir?

Türkiye’de ve birçok ülkede ses yapımı ve eğitimi bilimsel olmadığı için şan hocalarının vasıtasıyla eğitimde üretilen genel kavramlar öğrenciler tarafından da kullanılmıştır. Her insan ses üretirken Maske Bölgesinde Rezonans üyeleri aktifleşir. Üretilen sesin frekanslarının düşük ve yüksek olması ile rezonans göğüste (düşük frekanslar, örneğin 67..Hz), gırtlakta ve yüzde daha çok hissedilir. Bu belirgin titreşime göre yüksek frekanslarda daha çok maske bölgesi titreştiği için çıkan sese kafa sesi denilmiştir. Halbuki belli tekniklerle bu yüksek frekanslarda da bedenin her bölgesindeki titreşimi değiştirme fırsatımız vardır. Kafa sesi sesin titreşimi hakkında doğru bir tahmin olsa da bilimsel ve kapsayıcı değildir.

4- Sesimizi nasıl koruyabiliriz?

  1. Boyun bedende en çok ısı kaybeden bölgedir. Soğuk havalarda dışarıda mecburi halin dışında konuşulmamalı ve bu boyun bir şal ile sıkıca kapatılmalıdır.
  2. Sigara ve alkol sesin katilidir dersek abartmış olmayız. Kirli, sisli, dumanlı mekânlardan uzak durulmalıdır.
  3. Kaslarımızın gelişimi büyük oranda doğru beslenmemizle ilişkilidir.
  4. Birşey yerken ve içerken çok sıcak ya da soğuk olmamasına dikkat etmeliyiz. Konser ya da prova öncesi tansiyonu düşüren ya da kaldıran, yağlı ve acılı yemeklerden, gaz yaratan yiyecek ve içeceklerden, ekşili içeceklerden uzak durulmalıdır.
  5. Ara vermeden uzun süre konuşmak
  6. Uzun süre monoton (aynı tonda) konuşmak
  7. Ani bağırma, çağırma, tezahurat, slogan, çığlık vs ses telleri için tehlikelidir.
  8. Şiddetli öksürmek ve hapşırmak özellikle performanstan önce sese zararlıdır.
  9. Şiddetli ağlamak ve ya gülmek sese zararlıdır.
  10. Tıpkı ses sanatçıları gibi tiyatrocu ve ya sinama oyuncuları da performans öncesinde seslerini Kap ve BH provalarıyla aktif hale getirilmelidir.
  11. Birşey yerken ve içerken çok sıcak ya da soğuk olmamasına dikkat etmeliyiz. Konser ya da prova öncesi tansiyonu düşüren ya da kaldıran, yağlı ve acılı yemeklerden, gaz yaratan yiyecek ve içeceklerden, ekşili içeceklerden uzak durulmalıdır.
  12. Her ses sanatçısı alerji ve ses sağlığı testlerini yaptırmalıdır.

5- Solfej, şan ve ses yapımının farklılıkları

Solfej eğitimi, şan eğitimi ve ses yapımının birbirinden farkı nedir? Eğer bu alanlar birbirinden ayrılmazsa ne gibi Pozoliden örnek problemler ortaya çıkabilir? Düşünelim ki bir öğrenci ders yerlerine gidiyor. Dersler başlıyor ve solfej öğreniyor. Buraya kadar sorun yok. Fakat öğrenci bu çalışmanın ilerleyen aşamalarında problem yaşamaya başlıyor. Neden? Çünkü görüyoruz ki öğrenci 2. derste la sesi çalışırken 4. derste do sesi vermek zorunda. Şan eğitiminde ne oluyor? Öğrenciden, bir şarkıyı çalışması isteniyor ve örneğin tizlerde ilerlerken sesinin kaymaması, detone olmaması isteniyor. Fakat burada bir sorun var. Biz bu öğrencinin bedeninde ve sesinde istediğimiz tizliğe çıkması için gerekli koşulları yarattık mı? Bu durum, bir binayı yaparken temelini kurmadan, sütunları dikmeye ve duvarları örmeye benziyor.İşte burada ses yapımı devreye giriyor.

Ses yapımı işin temel unsurudur. Ses yapımı demek, kişinin ses üretirken kullandığı bedeninde temel unsurları yerleştirme, gerekli kasları geliştirme, beden hareketleri ile ses üretimindeki ilişkiyi kurma ve en önemlisi kişinin ses üretimi sürecinde kendi bedeninin özelliklerini tanıyarak, kendine özgü yönlerini keşfetmesini sağlama sürecidir. Dolayısıyla da şan ve solfej eğitiminden önce işletilmesi gereken bir süreçtir veya en azından paralel sürdürülmelidir.

Eğer bu üç süreç birbirinden ayrılmaz ve her biri için özel eğitmenler olmaz ise, yukarıda saydığımız sorunlar devam edecektir.

Ses antrenörlüğünü ve teknik direktörlüğünü birbirinden ayırırken de bu kriterleri dikkate alıyoruz. Teknik direktörün şan ve solfejle meşgul olması gerekir. Antrenörün ise ses yapımı ile meşgul olması gerekir. Örneğin antrenör, herhangi bir sesi üretmek için bedenin hangi bölgesinin kullanılması gerektiğini bilmelidir. Beden ve ses arasındaki sistemi keşfetmelidir.

Ses yapımı bedende ses üreten unsurları tanımak ve bunları nasıl kullanacağımızı öğrenmektir. Dolayısıyla ses antrenörü de bu işin uygulayıcısıdır.

Antrenörün şu üç sisteme hâkim olması gerekmektedir: jeneratör, vibratuvar ve rezonatör sistem. Ve bu üç sistem birbirine karıştığı zaman, nasıl sonuçlar elde edileceği; bir sesi üretmek için hangi sistemin az, hangi sistemin çok çalışılacağı konusunda antrenörün hâkimiyeti olmalıdır.

Futboldaki teknik direktör ve antrenörlüğü düşünelim. Teknik direktör X oyuncusunun en yakın tarihli maç için takımda olmasını istiyor. Fakat antrenöre göre bu oyuncu bedenen henüz o maça hazır değil, dolayısıyla antrenör o oyuncunun maça çıkmaması gerektiği yönünde fikir belirtir.

Sonuç olarak, bu alanların müzik eğitimi veren kurumlarda ve konservatuarlarda birbirinden ayrılması ve derslerin buna göre verilmesi gerekmektedir. Hiçbir öğrenci ses yapımı aşamasından geçmeden solfej ve şan okumamalıdır. Fakat öyle görünüyor ki yeni bir müfredat yazılmadan ve var olanlarda değişiklik yapılmadan öğrenciler böyle okumaya devam edecekler. Sadece Türkiye’de değil, başka ülkelerde de aynı problemle karşılaştım.

Bir öğrenci eğitim aldığı kuruma veya öğretmenine, “ben 3 ay sonra hangi aşamada olacağım, 1 yıl sonraki düzeyim ne olacak veya 4 yıl sonra neler yapabilirim?” diye sorduğunda buna cevap bulabilmelidir. Bu sorunun cevabını alabiliyorsa orada bir metot ve müfredattan bahsedilebilir.

Bir başka nokta da şu ki; kendi alanında iyi müzisyen olmak müzikle ilgili her işi yapabilmek anlamına gelmemelidir. Örneğin çok iyi bir gitarist, şan eğitimi verebilir gibi bir anlayış doğru değildir. Neden? Çünkü gitaristin kendisi şan eğitimi aşamalarından geçmemiştir, dolayısıyla da tamamlamadığı bu aşamaların eğitimini vermesi söz konusu değildir.

Ses Metodu Cilt 1 Sayfa 18.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut elit tellus, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut elit tellus, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo.

6- Ses Metodu’nun amacı nedir?

Vokal metodu kitabında yer alan sistem ve teknikler ses yapımı, solfej ve şan tekniklerine yeni ve farklı bir bakış açısı getirmeyi amaçlamaktadır. Bu sistem içinde hem çalışma yönteminin farklılığı hem de farklı eğitim kültürü ve disiplin anlayışı, metodu kullanacak olan kişileri yüksek motivasyonla ve aşamalı bir şekilde vokal çalışmalarının içine alacaktır.

Ses metodunda ilk kez bilgisayar programı üzerinde çalışılmış, provaların renkli notalarla (burada renkli nota kullanılmasındaki amaç kodlama içindir ve bu renkler bir görev taşıyıcısıdır. Örneğin bir öğrenci bazı provaları kahverengi notalarla görecektir. Artık bilgilerin işaret veya yazı ile belirtildiği provalar yerine, renklerin kullanıldığı ve her rengin bir kod olarak belirtildiği tempolu provalar sayesinde hızımız düşmeyecektir.) ve çeşitli kodlarla sunulmuş olması hem çalışmalarda antrenör, öğretmen ve öğrencinin aktif ve manevra alanının geniş olmasına bir zemin hazırlamakta, hem de kendi sesini ve sesi oluşturan mekanizmayı bilimsel olarak tanımasını amaçlamaktadır.

Bu sistem, vokalisti değerlendirme imkânı sağlar. Yani bir ses sanatçısını değerlendirirken sadece “iyi, kötü, güzel, daha canlı olmalı” gibi değerlendirmelerden öte iyinin kriterleri ve nedenleri ile değerlendirme yapma imkânı sağlar. Ayrıca bu çalışma metodu ile öğrenci bir eğitim kültürü sorgulamasıyla karşılaşacak ve kendi felsefesine ve amaçlarına yönelik bir eğitim kültürü ve disiplini yaratacaktır.

7- Ses Metodu kimleri hedef alır?

Ses hastaları, ses sanatçıları, tiyatro ve sinema oyuncuları, dublaj sanatçıları, spikerler, ses terapistleri, müezzinler, hatipler, gariler, konuşmacılar, danışmanlar, satış temsilcileri, öğretmenler, avukatlar, doktorlar, çağrı merkezi çalışanları, yaşam koçları, komutanlar, siyasetçiler, sporcular, kısacası işi sesiyle alakalı olan herkes

8- Müzikte ses nasıl üretilir?

Müziğin esası ve temeli doğal seslerdir. Bu sesler bir cismin mekanik titreşimlerinden üretilir ve insan kulağının duyabileceği dalgalar oluşur. Tonun titreşimi şunlara bağlıdır:

  1. Esnemeye ve titreşime uygun yapıdaki cisimler: Bağırsak, metal teller, metal parçalar, ziller, ses telleri ve hava
  2. Bu cisimlerde sesin her zaman düzenli bir akış içinde olması gerekir; saatin pandülü (sarkacı) gibi… Sakin halden çıkıp belirli bir aralıkla ve hızla gidip gelirler. Almanya’da bu gelgitlere tam titreşim ve Fransa’da duble titreşim denir. Bu titreşimler saniye içinde ölçülebilir ve ‘Hz’ harfleriyle gösterilir.
  3. Ses titreşimleri hava kanalından kulağa doğru gelmelidir. Çeşitli sazlar, üretilen tiz veya pest sesleri insan kulağına aktarır. Onların genel olarak titreşimleri saniyede 16’dan 7 bin’e kadardır. Müzik titreşimleri düzenli üretilir ve insan, müziği bu düzen nedeniyle sever. Düzensiz sesler gürültüden başka bir şey değildir.
  4. Basınç ve direnç ilişkileri: Bu sesler, titreyişleri 20 bin hertzten çoksa fizik biliminde ultra schall olarak adlandırılır. Bu, insan kulağının duyamayacağı bir düzeydir.